İslamiyet
4 posters
Arcanus Luciferia - Wisdom Of Knowledge :: Bilinmeyene Geçiş :: Saklı Öğretiler :: İnançlar Dinsel Uygulamalar Ve Öğretiler :: İslamiyet
1 sayfadaki 1 sayfası
İslamiyet
Kökenbilim:
İslam sözcüğü S-L-M kökünden türemiştir ve anlamı "barış"tır. Bununla birlikte kökün aktif ortaç formu eslemedir ve "teslimiyet" anlamına gelir. Sonuçta İslam "teslimiyet" anlamına gelirken, Müslüman da teslim olmuş anlamına gelir; burada teslim olunan tek tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır.
Kelime olarak, Müslüman "bağlanan", "teslim olan", mümin ise "şüphesiz inanan" anlamına gelir.
Tarihçe :
İslamiyet 7. yy.da Arap Yarımadası'nda ortaya çıkmıştır.
İslam peygamberi Muhammed :
Muhammed bin Abdullah (d. 571 - ö. 632), İslam dininin peygamberidir. İslamî literatürde saygı belirtecek bir şekilde Hz. Muhammed (s.a.v) şeklinde anılır. Müslümanlar tarafından en son peygamber olduğuna ve kendisine Allah tarafından Kuran'ın vahyedildiğine inanılır. Mekke'de doğmuş, Veda Haccı'ndan sonra rahatsızlanarak Medine'de vefat etmiştir
İslam'ın kutsal kitabı Kur'an :
Kur'ân veya Kur'ân-ı Kerîm, İslâm peygamberi Muhammed'e Allah tarafından Cebrail aracılığıyla gönderildiğine inanılan kutsal kitaptır. Kimi İslâmî kaynaklarda şöyle tarif edilir: Allah tarafından İslam dininin peygamberi ve son peygamber Muhammed'e Arapça olarak indirilmiş, tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı, Fatiha Sûresi ile başlayıp, Nas Sûresi ile sona eren kelâmdır.
Kur'an 610 - 632 yılları arasında tamamlanmıştır. Peygamberin sağlığında yazılı hale getirilmemiştir. Kur'ân ayrıca Kelamullah, Kitabullah, Furkan, Tenzil, Mushaf, Kitab, Nur ve Ümmülkitap isimleriyle bilinir.
İslam'da Allah kavramı :
İslam'a göre içerisindeki her şey ile birlikte evrenin yaratıcısı Allah'tır. O doğmamıştır ve doğurulmamıştır. Varlığı ezeli ve ebedidir. Her şeye gücü yeter. Allah'a iman, İslamiyet'teki iman esaslarından (imanın şartları) birincisidir.
İslam'ın ilk ve tek din olduğu inancı :
İslam dinine göre insan ve alem Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın mahiyeti konusunda farklı mezhepler farklı görüşler belirtse de, yaratılışın kendisi Ku'ran'da geçer. Bu noktadan sonra insanın (ki ilk insanın diğer İbrahimi Dinlerdeki gibi Adem olduğuna inanılır) doğru bir dine inandığı fakat şeytanın ve kendi nefsinin hataları sonucu zaman zaman bu dinden saptığına inanılır. Buna göre en başından beri insanların inandığı din İslam'dır, diğer dinler bu dinin dejenere olmuş formlarıdır, bu dinden sapmalardır ve buradan hareketle İslam'a göre Muhammed'in getirdiği yeni bir din değildir; o daha önceki peygamberlerin mesajını, aynı dini tekrar açıklamıştır.
İnanç :
İslam'da inanç kavramı, Allah'tan başka ilah, güç tanımamak, Allah'ın gönderdiği bütün kitaplara inanmak, bütün peygamberlere hiç birisini diğerinden ayırmadan inanmak, yalnızca Allah'a ait olan sıfatları ve O'na has özellikleri Allah'dan başkasına yakıştırmamak, din sahibi olarak yalnızca Allah'ı görmek, öldükten sonra dirileceğine, bir gün hesap verileceğine o günün sahibinin Allah olduğuna inanmak olarak özetlenebilir.
İman :
İslam dinine göre kişinin iflah olması (kurtuluşa erebilmesi) için îmân etmesi gerekir.
Allah'a Îmân
Tevhid, yânî Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktır.
Allah'ın yaratıcı, mülkün sâhibi, yaratılmışların bütün işlerini yürüten ve âlemlerde yegâne tasarruf sâhibi olduğuna inanmaktır.
Allah'ın gerçekten ibâdet edilmeyi hak eden ilâh, onun dışında ibâdet edilen her şeyin ise batıl olduğuna inanmak. Kuran'da ve Muhammed'in sünnetinde bildirdiği üzere, en güzel isimlerin (esma'ul husna) Allah'a ait olduğuna inanmak.
Melekler'e Îmân
Meleklere inanmaktır. Buna göre: Melekler, Allah'ın yalnız ona ibâdet etsinler ve onun emirlerini yerine getirsinler diye yarattığı üstün kullarıdır. Nur'dan yaratılmışlardır. Allah onlara özel görevler vermiştir. Büyük Meleklerden Cebrail, Allah'ın katından peygamberlere vahiy (mesaj/kitap) indirmekle; Mikail, Doğa olayları ile; İsrafil, Kıyamet günü ve yeniden diriliş günü sura üflemekle; ölüm meleği olan Azrail, hayatı sona erdirmekle görevlidir.
Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha Suresi (Hattat Aziz Efendi).Kitaplara Îmân
Allah'ın peygamberlerine içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren kitaplar indirdiğine hepsinin Allah kelamı olduğuna inanmak. Allahın zatına Ait olan kitapların aslını, yine kendisinin muhafaza edeceğine inanmak. Bu kitaplar, Muhammed'e indirilen Kuran, Mûsâ peygambere indirilen Tevrat, Îsâ peygambere indirilen İncil ve Dâvûd peygambere verilen Zebur ve İbrâhîm peygamberin sahifeleridir (Suhuf).
Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”(Bakara suresi 136)
Peygamberlere Îmân
Allah'ın peygamberler gönderdiğine, İlk peygamber Adem ile son Peygamber Muhammed arasında gelen sayıları Allah'a malum bütün peygamberlere Aralarında hiçbir fark gözetmeksizin inanmak.
"Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” (Bakara suresi 285)
Kader'e Îmân
Kader'e, Hayır ve Şer her işin O'nun iradesi olduğuna inanmak.
Allah'ın Ezeli ve Ebedi ilmi ve bilgeliğinin gereği olarak herşeyin onun bilgisi dahilinde olduğuna ve huzurundaki “Levh-i Mahfuz” da yazıldığına inanmaktır. Allah evreni dilemiş ve yaratmıştır. Onun iradesi ve yaratışı olmadan olmuş hiçbir şey yoktur.
Ahiret Gününe Îmân
Ahiret'e, yânî âhiret Gününe, inanmak.
Ahiret günü; Allah'ın insanları yeniden diriltip bir arada toplayacağı gündür. İslam'a göre o gün insanlar ya nimetleri bol cennet yurduna ya da elem verici azabın olduğu cehennem yurduna gireceklerdir.
İbadet :
İslam'da ibadetler çok çeşitlidir ve dindeki durumları farklıdır. İslam'da kişi yaptığı her ibadet ile sevap kazanırken, şart olmasına rağmen yapmadığı ibadetler ile günaha girer. Kur'an'da İnananların yapması emredilen eylemler farz hükmündedir.
İbadetin İslam akidesinin bir parçasını teşkil edip etmediği tartışılmıştır. Matüridiyye mezhebine göre ibadet imanın ve dolayısıyla akidenin bir parçası değildir; kişinin ibadetlerini aksatması veya ibadet etmemesi onu dinden çıkarmaz. Bununla birlikte kişinin bağlılığının azalabileceği ve imanının daha hassaslaşacağı (korumasız bir hale geleceği) benzeri bir fikir de sık sık öne sürülür. Selefiyye mezhebine göre ibadet imanın bir parçasıdır ve ibadet etmeyen kişi Mümin (yani inanan) sayılamaz. Buradan hareketle ibadetin seviyesine göre kişinin imanının artıp azalabileceği fikri de ortaya atılmıştır. Kur'an'da ibadetin imanın bir parçası olduğuna dair bir ifade yoktur. İbadetin imanın bir parçası olmadığını savunan alimler ve mezhepler Kur'an'da geçen Müslüman ve Mümin ayrımına dikkat çekmişlerdir.
İslâm'ın ibadet esasları :
İslâm dîninin emrettiği, yapılmasını farz (gerekli) kıldığı ibâdetlerin bir bütünüdür. . İslâm dîni kutsal kitabı olan [[Kuran-ı Kerim])'de farz olarak emredilen her ibâdet ve eylemin yapılması İnananlar için şarttır.
Şehâdet etmek
Namaz kılmak
Oruç tutmak
Zekât vermek
Hacca gitmek
Türklerin İslamiyet'e girişi :
Türkler İslamiyet'ten önce Şamanizm inancına sahiptiler. Yaklaşık 10. yy'a kadar Şamanizm Türkler arasında en yaygın din olmuştur. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman Arapların ilk karşılaşması 7. yy'da Halife Ömer döneminde gerçekleşmiştir.
Dört Halife'den sonraki Emevi hanedanlığı döneminde İslamiyet daha çok Arap milliyetçiliği ekseninde gelişmekte olan bir dindi. Emevilerin Arap milliyetçisi yönetimi halk arasında huzursuzluğa neden oluyordu. Fetihlere devam edilmekle beraber misyonerler dışında diğer milletleri müslümanlaştırmaya yönelik bilinçli bir politika izlenmiyordu. İslam Devleti yeni fetihlerle oldukça genişlemiş, Maveraünnehir'e kadar ulaşmıştı.
7. yy'dan itibaren Müslüman Araplar, Bizans'a kuzeydoğudan komşu olan Hazar Türkleri ile Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasındaki Maveraünnehir bölgesinde yaşayan Türgeş boylarına akınlar düzenlemeye başladılar. Özellikle Kuteybe Bin Müslim Horasan valiliğine getirilince (705) Göktürkler'in batı kanadını oluşturan Türgeş boyları ile Müslüman Araplar arasındaki mücadele iyice kızıştı. Kuteybe Bin Müslim hakimiyeti altına giren Türklere oldukça kötü davrandı. Tarihçi Ebu Bekir en-Narşahi, Buhara adlı eserinde Arap komutanı Kuteybe hakkında şöyle der, ”Savaşabileceklerin hepsini öldürdü. Hayatta kalanları ise esir aldı.”
723 yılında Hazar Türkleri Müslüman Arapları yenilgiye uğratınca büyük bir ordu ile Hazarların üzerine yürüyen Emeviler, Halife Hişam Bin Abdülmelik döneminde (724 - 743) Hazarları Kafkasların ötesine kadar atmayı başardılar.
Türgeş boylarının direnişi 745 yılında Göktürk Devleti'nin yıkılışına kadar sürdü. Bu tarihten sonra Türk toprakları doğudan Çin, batıdan Arap işgali ile karşı karşıya kaldı. Araplara karşı savunma görevini ise Türgeşlerden sonra Karluk Türkleri üstlendi.
750 yılında Emevi hanedanı yıkılıp İslam Devleti'nin başına Abbasi hanedanı geçtiğinde Arap olmayan azınlıkların durumunda iyileşme görüldü. Bu nedenle Türkler de Abbasi yönetimine sıcak baktılar. Daha önce orduda yararlanılmakla beraber hor görülen İran'lılar ve Türkler Abbasi ordusunda ve yönetiminde önemli yerlere gelebildiler.
Aynı esnada Karluk Türkleri doğudan Çin işgali tehdidi altında idiler. Karluklar Çinlilere karşı Abbasilerden yardım talebinde bulundurlar. Abbasi yönetimi Türklerin aradan çıkmasının Çin tehdidini kendi kapılarına getireceğini görerek bu teklifi kabul etti. Türkler ile Müslüman Araplar tarihte ilk kez ittifak oluşturdular. 751 yılında Talas Irmağı kenarında gerçekleşen savaşta Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Talas Savaşı Türk müslüman ilişkilerinde ve Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazandı. Karluk'tan sonra, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti'ni (840), Oğuzlar ise Büyük Selçuklu Devleti'ni (1038) kurdular
İslam sözcüğü S-L-M kökünden türemiştir ve anlamı "barış"tır. Bununla birlikte kökün aktif ortaç formu eslemedir ve "teslimiyet" anlamına gelir. Sonuçta İslam "teslimiyet" anlamına gelirken, Müslüman da teslim olmuş anlamına gelir; burada teslim olunan tek tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır.
Kelime olarak, Müslüman "bağlanan", "teslim olan", mümin ise "şüphesiz inanan" anlamına gelir.
Tarihçe :
İslamiyet 7. yy.da Arap Yarımadası'nda ortaya çıkmıştır.
İslam peygamberi Muhammed :
Muhammed bin Abdullah (d. 571 - ö. 632), İslam dininin peygamberidir. İslamî literatürde saygı belirtecek bir şekilde Hz. Muhammed (s.a.v) şeklinde anılır. Müslümanlar tarafından en son peygamber olduğuna ve kendisine Allah tarafından Kuran'ın vahyedildiğine inanılır. Mekke'de doğmuş, Veda Haccı'ndan sonra rahatsızlanarak Medine'de vefat etmiştir
İslam'ın kutsal kitabı Kur'an :
Kur'ân veya Kur'ân-ı Kerîm, İslâm peygamberi Muhammed'e Allah tarafından Cebrail aracılığıyla gönderildiğine inanılan kutsal kitaptır. Kimi İslâmî kaynaklarda şöyle tarif edilir: Allah tarafından İslam dininin peygamberi ve son peygamber Muhammed'e Arapça olarak indirilmiş, tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı, Fatiha Sûresi ile başlayıp, Nas Sûresi ile sona eren kelâmdır.
Kur'an 610 - 632 yılları arasında tamamlanmıştır. Peygamberin sağlığında yazılı hale getirilmemiştir. Kur'ân ayrıca Kelamullah, Kitabullah, Furkan, Tenzil, Mushaf, Kitab, Nur ve Ümmülkitap isimleriyle bilinir.
İslam'da Allah kavramı :
İslam'a göre içerisindeki her şey ile birlikte evrenin yaratıcısı Allah'tır. O doğmamıştır ve doğurulmamıştır. Varlığı ezeli ve ebedidir. Her şeye gücü yeter. Allah'a iman, İslamiyet'teki iman esaslarından (imanın şartları) birincisidir.
İslam'ın ilk ve tek din olduğu inancı :
İslam dinine göre insan ve alem Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın mahiyeti konusunda farklı mezhepler farklı görüşler belirtse de, yaratılışın kendisi Ku'ran'da geçer. Bu noktadan sonra insanın (ki ilk insanın diğer İbrahimi Dinlerdeki gibi Adem olduğuna inanılır) doğru bir dine inandığı fakat şeytanın ve kendi nefsinin hataları sonucu zaman zaman bu dinden saptığına inanılır. Buna göre en başından beri insanların inandığı din İslam'dır, diğer dinler bu dinin dejenere olmuş formlarıdır, bu dinden sapmalardır ve buradan hareketle İslam'a göre Muhammed'in getirdiği yeni bir din değildir; o daha önceki peygamberlerin mesajını, aynı dini tekrar açıklamıştır.
İnanç :
İslam'da inanç kavramı, Allah'tan başka ilah, güç tanımamak, Allah'ın gönderdiği bütün kitaplara inanmak, bütün peygamberlere hiç birisini diğerinden ayırmadan inanmak, yalnızca Allah'a ait olan sıfatları ve O'na has özellikleri Allah'dan başkasına yakıştırmamak, din sahibi olarak yalnızca Allah'ı görmek, öldükten sonra dirileceğine, bir gün hesap verileceğine o günün sahibinin Allah olduğuna inanmak olarak özetlenebilir.
İman :
İslam dinine göre kişinin iflah olması (kurtuluşa erebilmesi) için îmân etmesi gerekir.
Allah'a Îmân
Tevhid, yânî Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktır.
Allah'ın yaratıcı, mülkün sâhibi, yaratılmışların bütün işlerini yürüten ve âlemlerde yegâne tasarruf sâhibi olduğuna inanmaktır.
Allah'ın gerçekten ibâdet edilmeyi hak eden ilâh, onun dışında ibâdet edilen her şeyin ise batıl olduğuna inanmak. Kuran'da ve Muhammed'in sünnetinde bildirdiği üzere, en güzel isimlerin (esma'ul husna) Allah'a ait olduğuna inanmak.
Melekler'e Îmân
Meleklere inanmaktır. Buna göre: Melekler, Allah'ın yalnız ona ibâdet etsinler ve onun emirlerini yerine getirsinler diye yarattığı üstün kullarıdır. Nur'dan yaratılmışlardır. Allah onlara özel görevler vermiştir. Büyük Meleklerden Cebrail, Allah'ın katından peygamberlere vahiy (mesaj/kitap) indirmekle; Mikail, Doğa olayları ile; İsrafil, Kıyamet günü ve yeniden diriliş günü sura üflemekle; ölüm meleği olan Azrail, hayatı sona erdirmekle görevlidir.
Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha Suresi (Hattat Aziz Efendi).Kitaplara Îmân
Allah'ın peygamberlerine içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren kitaplar indirdiğine hepsinin Allah kelamı olduğuna inanmak. Allahın zatına Ait olan kitapların aslını, yine kendisinin muhafaza edeceğine inanmak. Bu kitaplar, Muhammed'e indirilen Kuran, Mûsâ peygambere indirilen Tevrat, Îsâ peygambere indirilen İncil ve Dâvûd peygambere verilen Zebur ve İbrâhîm peygamberin sahifeleridir (Suhuf).
Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”(Bakara suresi 136)
Peygamberlere Îmân
Allah'ın peygamberler gönderdiğine, İlk peygamber Adem ile son Peygamber Muhammed arasında gelen sayıları Allah'a malum bütün peygamberlere Aralarında hiçbir fark gözetmeksizin inanmak.
"Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” (Bakara suresi 285)
Kader'e Îmân
Kader'e, Hayır ve Şer her işin O'nun iradesi olduğuna inanmak.
Allah'ın Ezeli ve Ebedi ilmi ve bilgeliğinin gereği olarak herşeyin onun bilgisi dahilinde olduğuna ve huzurundaki “Levh-i Mahfuz” da yazıldığına inanmaktır. Allah evreni dilemiş ve yaratmıştır. Onun iradesi ve yaratışı olmadan olmuş hiçbir şey yoktur.
Ahiret Gününe Îmân
Ahiret'e, yânî âhiret Gününe, inanmak.
Ahiret günü; Allah'ın insanları yeniden diriltip bir arada toplayacağı gündür. İslam'a göre o gün insanlar ya nimetleri bol cennet yurduna ya da elem verici azabın olduğu cehennem yurduna gireceklerdir.
İbadet :
İslam'da ibadetler çok çeşitlidir ve dindeki durumları farklıdır. İslam'da kişi yaptığı her ibadet ile sevap kazanırken, şart olmasına rağmen yapmadığı ibadetler ile günaha girer. Kur'an'da İnananların yapması emredilen eylemler farz hükmündedir.
İbadetin İslam akidesinin bir parçasını teşkil edip etmediği tartışılmıştır. Matüridiyye mezhebine göre ibadet imanın ve dolayısıyla akidenin bir parçası değildir; kişinin ibadetlerini aksatması veya ibadet etmemesi onu dinden çıkarmaz. Bununla birlikte kişinin bağlılığının azalabileceği ve imanının daha hassaslaşacağı (korumasız bir hale geleceği) benzeri bir fikir de sık sık öne sürülür. Selefiyye mezhebine göre ibadet imanın bir parçasıdır ve ibadet etmeyen kişi Mümin (yani inanan) sayılamaz. Buradan hareketle ibadetin seviyesine göre kişinin imanının artıp azalabileceği fikri de ortaya atılmıştır. Kur'an'da ibadetin imanın bir parçası olduğuna dair bir ifade yoktur. İbadetin imanın bir parçası olmadığını savunan alimler ve mezhepler Kur'an'da geçen Müslüman ve Mümin ayrımına dikkat çekmişlerdir.
İslâm'ın ibadet esasları :
İslâm dîninin emrettiği, yapılmasını farz (gerekli) kıldığı ibâdetlerin bir bütünüdür. . İslâm dîni kutsal kitabı olan [[Kuran-ı Kerim])'de farz olarak emredilen her ibâdet ve eylemin yapılması İnananlar için şarttır.
Şehâdet etmek
Namaz kılmak
Oruç tutmak
Zekât vermek
Hacca gitmek
Türklerin İslamiyet'e girişi :
Türkler İslamiyet'ten önce Şamanizm inancına sahiptiler. Yaklaşık 10. yy'a kadar Şamanizm Türkler arasında en yaygın din olmuştur. İslamiyet öncesi Türkler ile Müslüman Arapların ilk karşılaşması 7. yy'da Halife Ömer döneminde gerçekleşmiştir.
Dört Halife'den sonraki Emevi hanedanlığı döneminde İslamiyet daha çok Arap milliyetçiliği ekseninde gelişmekte olan bir dindi. Emevilerin Arap milliyetçisi yönetimi halk arasında huzursuzluğa neden oluyordu. Fetihlere devam edilmekle beraber misyonerler dışında diğer milletleri müslümanlaştırmaya yönelik bilinçli bir politika izlenmiyordu. İslam Devleti yeni fetihlerle oldukça genişlemiş, Maveraünnehir'e kadar ulaşmıştı.
7. yy'dan itibaren Müslüman Araplar, Bizans'a kuzeydoğudan komşu olan Hazar Türkleri ile Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasındaki Maveraünnehir bölgesinde yaşayan Türgeş boylarına akınlar düzenlemeye başladılar. Özellikle Kuteybe Bin Müslim Horasan valiliğine getirilince (705) Göktürkler'in batı kanadını oluşturan Türgeş boyları ile Müslüman Araplar arasındaki mücadele iyice kızıştı. Kuteybe Bin Müslim hakimiyeti altına giren Türklere oldukça kötü davrandı. Tarihçi Ebu Bekir en-Narşahi, Buhara adlı eserinde Arap komutanı Kuteybe hakkında şöyle der, ”Savaşabileceklerin hepsini öldürdü. Hayatta kalanları ise esir aldı.”
723 yılında Hazar Türkleri Müslüman Arapları yenilgiye uğratınca büyük bir ordu ile Hazarların üzerine yürüyen Emeviler, Halife Hişam Bin Abdülmelik döneminde (724 - 743) Hazarları Kafkasların ötesine kadar atmayı başardılar.
Türgeş boylarının direnişi 745 yılında Göktürk Devleti'nin yıkılışına kadar sürdü. Bu tarihten sonra Türk toprakları doğudan Çin, batıdan Arap işgali ile karşı karşıya kaldı. Araplara karşı savunma görevini ise Türgeşlerden sonra Karluk Türkleri üstlendi.
750 yılında Emevi hanedanı yıkılıp İslam Devleti'nin başına Abbasi hanedanı geçtiğinde Arap olmayan azınlıkların durumunda iyileşme görüldü. Bu nedenle Türkler de Abbasi yönetimine sıcak baktılar. Daha önce orduda yararlanılmakla beraber hor görülen İran'lılar ve Türkler Abbasi ordusunda ve yönetiminde önemli yerlere gelebildiler.
Aynı esnada Karluk Türkleri doğudan Çin işgali tehdidi altında idiler. Karluklar Çinlilere karşı Abbasilerden yardım talebinde bulundurlar. Abbasi yönetimi Türklerin aradan çıkmasının Çin tehdidini kendi kapılarına getireceğini görerek bu teklifi kabul etti. Türkler ile Müslüman Araplar tarihte ilk kez ittifak oluşturdular. 751 yılında Talas Irmağı kenarında gerçekleşen savaşta Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Talas Savaşı Türk müslüman ilişkilerinde ve Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.
Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazandı. Karluk'tan sonra, Yağma ve Çiğil boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlı Devleti'ni (840), Oğuzlar ise Büyük Selçuklu Devleti'ni (1038) kurdular
Geri: İslamiyet
ben mesela örnek müslümanım
ama inanıom be yalan yokk insanın dötü sıkışınca öyle bi Allah diye sayıklıo ki
ama inanıom be yalan yokk insanın dötü sıkışınca öyle bi Allah diye sayıklıo ki
Geri: İslamiyet
hiç olmadı öyle...
deprem olduğunda bolu'daydım,
ne sallıon lan mk diye bağırınca linçten zor kurtuldum!
deprem olduğunda bolu'daydım,
ne sallıon lan mk diye bağırınca linçten zor kurtuldum!
Arcanus Luciferia - Wisdom Of Knowledge :: Bilinmeyene Geçiş :: Saklı Öğretiler :: İnançlar Dinsel Uygulamalar Ve Öğretiler :: İslamiyet
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz